Arka Kapak Yazısı:
Kendi hayatına uğramayan o mutlu sonları yakalayıp hikâyelerine bağışlayan Jane Austen… Kadınların yazdığı kitaba itibar edilmeyeceğini bildiklerinden erkek isimleriyle edebiyat dünyasına girmek zorunda kalan Bronte Kardeşler… Yazıyı, köyüne gelen bir çerçiden öğrenen büyük yazar Yaşar Kemal… Dünyayı vatanına hasretle terk eden Nazım Hikmet…
Yazdıklarıyla Yaşayanlar 2, ruhunuza dokunan büyük yazarların eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını bir kere daha dahil ediyor.
Altını çizdiğiniz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyelerini dinlemeye devam etmek ve büyük yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar 2 doğru bir kitap.
Alfabatik sıraya göre kitapta hikâyesi yer alan yazarlar:
Adalet Ağaoğlu
Agatha Christie
Amin Maalouf
Attila İlhan
Aziz Nesrin
Baruch Spinoza
Brönte Kardeşler
Carl Gustav Jung
Charles Dickens
Isaac Asimov
Ivan Turgenyev
Jack London
James Joyce
Jane Austen
Jerzy Kosinski
John Steinbeck
Wolfgang Goethe
Kurt Vonnegut Jr.
Milan Kundera
Nazım Hikmet
Orhan Veli
Sigmund Freud
Thomas Mann
William Faulkner
Yaşar Kemal
Kitabın önsözü:
Yazdıklarıyla Yaşanlar adlı ilk kitabımız 2018 yılının Mayıs ayında yayınlanmıştı. Değerli okurlarımızın ilgisi ve kitap hakkında yaptıkları yorumlar bize güç verdi, işte şimdi de yirmi beş değerli yazarın daha hikâyesiyle yeniden buluşuyoruz.
Sizler de şahit olmuşsunuzdur, edebiyat meraklıları usta yazarlarla tanıştığında çok heyecanlanır. Zira onların gözünde bu insanlar birer dâhidir, çok özel niteliklere ve yeteneklere sahiptir, belki de uzaydan gelmişlerdir bizim mütevazı dünyamıza…
Kim bilir?
Oysa usta yazarların/şairlerin/sanatçıların yaşamı da hemcinslerinden pek farklı değil. Onlar da diğer insanlar gibi doğuyor, büyüyor, hayal kuruyor, öfkeleniyor, kıskanıyor, âşık oluyor, acı çekiyor ve yaşlanıyor. Günü geldiğinde dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla bu dünyaya veda ediyor. Bazıları büyük törenlerle uğurlanıyor evrenin gizemli katmanlarına. Ya da üç beş kişinin yardımıyla defnediliyor tıpkı ressam Van Gogh’un, bestekâr Mozart’ın, Çek yazar Kafka’nın, ülkemizden Sabahattin Ali’nin, Orhan Veli’nin ve daha pek çoklarının başına geldiği gibi…
Usta yazarları diğer fanilerden ayıran en önemli özellik tutkuları olabilir mi acaba?
Öyle böyle değil ama sınırsız bir tutku… Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Öte yandan kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden öylesine farklıdır ki… Hatta esin kaynakları, konuları, teknikleri bile…
Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde birse, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır. Hatta bunu tekrar ve tekrar belirtir söyleşilerinde, geriden gelen çaylak yazar adaylarına özgüven aşılamak istercesine…
Özetle, yazma sanatı konusunda bile farklıdır düşünceleri. Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…
Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.
Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz. Pek çok yorumcumuzun da belirttiği gibi bu eser klasik tarzda yazılmış biyografilerden biraz farklı. Sizlere yalnızca tarihleri, eserlerinin adlarını ve içeriklerini anlatmaktan öteye onları da bizler gibi birer insan olarak ele alıyoruz satırlarımızda. Nelerden hoşlandıkları, hangi yazarları sevdikleri, hangileriyle benzeştikleri de önemli bizim için. Hayata hangi açıdan bakıyorlar, çevrelerinde neler olup bitiyor, yazarlık denince akıllarına ne geliyor, yazma sanatı onların gözünde ne ifade ediyor? Tüm bunları hikâye etmeyi, özlü sözlerinden bazılarını sizlerle paylaşmayı ve bu esere ayırdığınız vakti değerli kılmaya çalışacağız elimizden geldiği kadar.
Bu duygularla, yepyeni yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle bir kez daha merhaba diyoruz siz değerli okurlarımıza.
Sanatçıların hikâyeleri bitmez.
İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…
Bu eser 2020 yılının Ocak ayı sonunda yayınlanacaktır.
Alfabatik sıraya göre kitapta hikâyesi yer alan yazarlar:
Adalet Ağaoğlu
Agatha Christie
Amin Maalouf
Attila İlhan
Aziz Nesrin
Baruch Spinoza
Brönte Kardeşler
Carl Gustav Jung
Charles Dickens
Isaac Asimov
Ivan Turgenyev
Jack London
James Joyce
Jane Austen
Jerzy Kosinski
John Steinbeck
Wolfgang Goethe
Kurt Vonnegut Jr.
Milan Kundera
Nazım Hikmet
Orhan Veli
Sigmund Freud
Thomas Mann
William Faulkner
Yaşar Kemal
Kitabın önsözü:
Yazdıklarıyla Yaşanlar adlı ilk kitabımız 2018 yılının Mayıs ayında yayınlanmıştı. Değerli okurlarımızın ilgisi ve kitap hakkında yaptıkları yorumlar bize güç verdi, işte şimdi de yirmi beş değerli yazarın daha hikâyesiyle yeniden buluşuyoruz.
Sizler de şahit olmuşsunuzdur, edebiyat meraklıları usta yazarlarla tanıştığında çok heyecanlanır. Zira onların gözünde bu insanlar birer dâhidir, çok özel niteliklere ve yeteneklere sahiptir, belki de uzaydan gelmişlerdir bizim mütevazı dünyamıza…
Kim bilir?
Oysa usta yazarların/şairlerin/sanatçıların yaşamı da hemcinslerinden pek farklı değil. Onlar da diğer insanlar gibi doğuyor, büyüyor, hayal kuruyor, öfkeleniyor, kıskanıyor, âşık oluyor, acı çekiyor ve yaşlanıyor. Günü geldiğinde dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla bu dünyaya veda ediyor. Bazıları büyük törenlerle uğurlanıyor evrenin gizemli katmanlarına. Ya da üç beş kişinin yardımıyla defnediliyor tıpkı ressam Van Gogh’un, bestekâr Mozart’ın, Çek yazar Kafka’nın, ülkemizden Sabahattin Ali’nin, Orhan Veli’nin ve daha pek çoklarının başına geldiği gibi…
Usta yazarları diğer fanilerden ayıran en önemli özellik tutkuları olabilir mi acaba?
Öyle böyle değil ama sınırsız bir tutku… Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Öte yandan kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden öylesine farklıdır ki… Hatta esin kaynakları, konuları, teknikleri bile…
Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde birse, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır. Hatta bunu tekrar ve tekrar belirtir söyleşilerinde, geriden gelen çaylak yazar adaylarına özgüven aşılamak istercesine…
Özetle, yazma sanatı konusunda bile farklıdır düşünceleri. Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…
Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.
Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz. Pek çok yorumcumuzun da belirttiği gibi bu eser klasik tarzda yazılmış biyografilerden biraz farklı. Sizlere yalnızca tarihleri, eserlerinin adlarını ve içeriklerini anlatmaktan öteye onları da bizler gibi birer insan olarak ele alıyoruz satırlarımızda. Nelerden hoşlandıkları, hangi yazarları sevdikleri, hangileriyle benzeştikleri de önemli bizim için. Hayata hangi açıdan bakıyorlar, çevrelerinde neler olup bitiyor, yazarlık denince akıllarına ne geliyor, yazma sanatı onların gözünde ne ifade ediyor? Tüm bunları hikâye etmeyi, özlü sözlerinden bazılarını sizlerle paylaşmayı ve bu esere ayırdığınız vakti değerli kılmaya çalışacağız elimizden geldiği kadar.
Bu duygularla, yepyeni yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle bir kez daha merhaba diyoruz siz değerli okurlarımıza.
Sanatçıların hikâyeleri bitmez.
İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…