Spinoza,spinoza

Spinoza

"İsyankâr filozof, cefakâr perdah ustası"

“Bir insanın erişebileceği en yüksek düzeyli eylem, anlamak için öğrenmektir, çünkü anlamak özgür olmaktır.”

Aradıkları huzuru Amsterdam’da bulan Miguel ile ikinci karısı Ana Débora’nın 24 Kasım 1632 günü bir oğulları dünyaya gelir. Yeni doğan çocuklarına İbranicede “kutsanmış” anlamına gelen Baruch adını koyarlar.

“Bence özgür insan yalnız aklıyla hareket edendir.”

İspanyolca, İbranice, Portekizce, Felemenkçe ve Fransızcayı rahatça konuşabilen Spinoza, artık Latince diline de hâkim olmaya başlamış, bu dilde yayınlanan eserleri okuyarak yeni ufuklara yelken açmıştır.

Önceleri sert biçimde uyarılan Spinoza, düşüncelerini savunmaya devam edince Yahudi tarihinin belki de en ağır aforozuna (İbranice “Tanrı’nın gazabına terk edilme” anlamına gelen Herem’e) uğrar.

“Doğaya ters düşen her şey akla da ters düşer ve akla ters düşen her şey saçmadır.”

 …

Mercek perdahlamada uzmanlaşan Spinoza’nın optik alanında önemli buluşlar yapması beklenirken, o ise vaktini karmaşık felsefi konularda derinleşmeye hasreder.

Descartes Felsefesinin İlkelerinin Geometrik Açıklaması adlı denemesinde ise Spinoza, Descartes düşünce ve ilkelerini geometrik yöntemle sunarak daha anlaşılır kılmayı amaçlamıştır.

Spinoza, olan biten her şeyin bir gereklilikten kaynaklandığına inanır. Bu inancıyla Kierkegaard ve Nietzsche gibi filozoflara, hatta Herbert Marcuse, Jean Paul Sartre gibi son dönem varoluşçularına da ilham verdiği söylenebilir.

 

---

 

Baruch Spinoza’nın sözlerinden birkaç alıntı, hayatından birkaç kesit... hikâyesinin bütünü  2019 yılının ikinci yarısında yayınlanancak olan Yazdıklarıyla Yaşayanlar 2 adlı eserde yer alacak.  

 

Yazdıklarıyla Yaşayanlar’ın arka kapağından…

 

Öldükten sonra tüm yazdıklarının yakılmasını isteyen Kafka…

En büyük zaafı kumardan kaçıp Kumarbaz’ı yazan Dostoyevski…

Varlığına delil ararken elinde kalem bulan Camus…

Bir savaşın ortasında tüm coşkusuyla yurtsuz kalan Stefan Zweig…

Ve daha birçok yazarın o hep bilmek istediğimiz hikâyeleri…

Yazdıklarıyla Yaşayanlar ruhumuza dokunan büyük yazarların, eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını da dâhil ediyor.

Altını çizdiğimiz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyesini dinlemek ve yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar bir başucu kitabı.

 

Kitabın Önsözü

Ne kadar yetenekli, değerli, ünlü olurlarsa olsunlar, insan olarak yazarlar hemcinslerinden pek de farklı değildir.

Onlar da tüm insanlar gibi doğar, büyür, hayal kurar, paylarına düşen sevgi, öfke, aşk ve acıları yaşarlar. Hayatları doğal nedenlerle, dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla son bulur.

Ama onları diğer fanilerden ayıran sınırsız bir tutku vardır. Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Bunun dışında kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden çok farklıdır. Esin kaynakları, konuları, hatta teknikleri bile…

Bizim onlara duyduğumuz saygı ve hayranlığın nedeni ise kişisel görüşleri, inançları ve tercihlerinden ziyade edebiyat dünyamıza, hayal âlemimize yaptıkları katkılar değil midir? Romanlarının, hikâyelerinin yani tüm yazdıklarının sihriyle yaşamazlar mı kalbimizde?

Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde bir ise, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır.

Yani yazma sanatı konusunda da farklıdır düşünceleri.

Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…

Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.

Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz.

Yazdıklarıyla ufkumuzu açan, duygu ve düşünce dünyamızı zenginleştiren Türk ve yabancı yazarlar arasından seçtiklerimizin hikâyelerini bulacaksınız bu kitapta. Bu seçimi yapmanın güçlüğünü, edebi eserleri bilimsel kıstaslarla değerlendirmenin olanaksızlığını, kişisel tercihlerin kaçınılmaz rolünü takdir edeceğinize inanıyoruz.

Bu duygularla, sizlere yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle merhaba diyoruz.

Yazdıklarıyla yaşayanların hikâyeleri bitmez.

İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…

 

Hasan Saraç

 

 

 

 

 


HASAN SARAÇ'ın

ESERLERİ