,aynadaki,adam

Aynadaki Adam

İlk kez 2016 yılında okurlarımla buluşan Aynadaki Adam adlı romanımın yeniden gözden geçirilmiş ikinci baskısı 2022 yılında Rönesans Yayıncılık tarafından yayınlandı.

Aynadaki Adam:

Okurlar için aynaya bakma zamanı… Roman kahramanlarının içsel aynalarından yola çıkıp, bizleri kendi aynalarımızda kendimizle yüzleşmeye çağıran bir roman…

 “Aynadaki Adam”, yıllar boyu birbirinden ayrı düşmüş bir baba kızın, Bülent ve Yonca’nın, polisiye bir kurguyla iç içe geçmiş gerilimli ve duygusal öyküsünü anlatıyor. 

Polis komiseri Yonca, babasının gizemli bir kurşunlama olayında yaralandığını öğrendikten sonra kendini bir yandan geçmişin özlem, öfke ve pişmanlıklarıyla yüzleşirken, bir yandan da karmaşık bir polisiye bulmacayı çözmeye çabalarken bulur.

 Yonca’yı, dikenli anne kız ilişkileri, grafiker sevgilisi, derin bir komadaki babası ve çözmeye çalıştığı olaylarla, inişli çıkışlı, soluk kesici bir serüven beklemektedir.

 

AYNADAKİ ADAM

 

Birbirinden ayrı düşmüş tüm babalara ve kızlarına…

---

Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.

Leo Tolstoy, Anna Karenina 


14 Eylül 2009, Pazartesi 

 

Gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu.

Elinde bir deri çanta, çantasında bir not defteri ve iki dosya vardı adamın. Randevusuna yetişmek için hızlı adımlarla yürüyordu. Yazdan kalma güneş tepede hâlâ inatla parlıyordu. Kan ter içinde kalmıştı. Yokuşu hızla çıkarken soluklanmak için durakladı bir an. 

Kaldırıma park etmiş dört çeker siyah bir aracın füme camında yansıyan tanıdık görüntü ilişti gözüne. Geniş omuzları tüm camı kaplar gibiydi. Yanık tenli, kır sakallı bir adam, meraklı gözlerle kendisine bakıyordu. Oldukça yorgun, kederli bir yüz ifadesi, kısık göz kapakları vardı.

Gülümsedi.

Aynadaki adama bir adım daha yaklaştı, göz göze geldiler.

Selamlaştılar.

Ne de olsa, ara sıra tökezleseler de yaşam denen mücadeleden az çok yüzlerinin akıyla çıkmıştı her ikisi de.

Esrarengiz bir araba diye geçirdi içinden. Kim bilir kimler kullanıyor bunu diye de söylendi kısık bir sesle.

İçinde ne vardı acaba?

Cama doğru biraz daha yaklaştı.

O sırada arka kapının ansızın aralandığını gördü. Bir de üzerine doğrultulmuş tabancanın uzun, siyah namlusunu.

Yeri göğü yırtan iki patlama yankılandı sıra sıra dizilmiş apartmanların duvarlarında.

Aynadaki görüntü siliniverdi bir anda. 

Sonrası yok.

Karanlık... Yalnızlık... Huzur…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HASAN SARAÇ'ın

ESERLERİ