George Orwell,george,orwell

George Orwell

 

 

Fütürist bir hiciv ustası

      

 “İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu. Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman, tüm dünyayı bile karşına alsan, deli olmuyordun.”

...

Başlangıçta özellikle bilim kurguya ve fantastik romanlara ilgi duysa da, yaşı büyüdükçe William Shakespeare’in oyunları, Edgar Allan Poe ve Charles Dickens’ın eserleri onu daha fazla ilgilendirecektir. 

“Güç, insanların zihinlerini parçalara ayırıp onları kendi seçtiğiniz yeni şekillerde tekrar birleştirmektir.”

Hayranı olduğu Amerikalı ünlü öykü ve roman yazarı Jack London’ın izinden gider ve 1927 yılını yoksunluklar içinde, Londra’nın en sefil mahallelerinde geçirir. Ardından iki yıllığına Paris’e giderek sefaletin ne demek olduğunu biraz da Fransız usulü yaşar. Bu süreçte parası çalınır, aç kalır, bulaşık yıkar, bir tas çorba için kilise kapılarında kuyruğa girer. Hatta yazmaya başladığı ilk iki romanının notlarını sakladığı çantayı bile kaybeder.

Önceleri yayınevlerinin uzak durduğu, politik içeriği nedeniyle basmaktan çekindikleri Hayvan Çiftliği (1945), Orwell’in uzun süredir üzerinde çalıştığı bir kitaptır. Büyük idealler uğruna gerçekleştirilen Sovyet Devrimi’nin, Lenin’in ölümünden sonra Stalin’in demir yumruğuyla nasıl bir bürokratik elit politbüro diktatörlüğüne dönüştüğünü en sarsıcı biçimde ortaya koyan bu eseriyle, Orwell bir anda dünya çapında ün kazanır.

. . . okuruna hep inandığı gerçekleri söylemiştir, çünkü onun için “bu evrensel aldatı çağında, gerçeği söylemek devrimsel bir eylemdir.”

 

George Orwell’in sözlerinden birkaç alıntı, hayatından birkaç kesit... hikâyesinin bütünü 2018 yılının Nisan ayında yayınlanan Yazdıklarıyla Yaşayanlar adlı eserde yer alıyor.

 

 

Kitabın arka kapağından…

 Öldükten sonra tüm yazdıklarının yakılmasını isteyen Kafka…

En büyük zaafı kumardan kaçıp Kumarbaz’ı yazan Dostoyevski…

Varlığına delil ararken elinde kalem bulan Camus…

Bir savaşın ortasında tüm coşkusuyla yurtsuz kalan Stefan Zweig…

Ve daha birçok yazarın o hep bilmek istediğimiz hikâyeleri…

Yazdıklarıyla Yaşayanlar ruhumuza dokunan büyük yazarların, eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını da dâhil ediyor.

Altını çizdiğimiz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyesini dinlemek ve yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar bir başucu kitabı.

 

Kitabın Önsözü


Ne kadar yetenekli, değerli, ünlü olurlarsa olsunlar, insan olarak yazarlar hemcinslerinden pek de farklı değildir.

Onlar da tüm insanlar gibi doğar, büyür, hayal kurar, paylarına düşen sevgi, öfke, aşk ve acıları yaşarlar. Hayatları doğal nedenlerle, dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla son bulur.

Ama onları diğer fanilerden ayıran sınırsız bir tutku vardır. Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Bunun dışında kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden çok farklıdır. Esin kaynakları, konuları, hatta teknikleri bile…

Bizim onlara duyduğumuz saygı ve hayranlığın nedeni ise kişisel görüşleri, inançları ve tercihlerinden ziyade edebiyat dünyamıza, hayal âlemimize yaptıkları katkılar değil midir? Romanlarının, hikâyelerinin yani tüm yazdıklarının sihriyle yaşamazlar mı kalbimizde?

Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde bir ise, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır.

Yani yazma sanatı konusunda da farklıdır düşünceleri.

Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…

Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.

Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz.

Yazdıklarıyla ufkumuzu açan, duygu ve düşünce dünyamızı zenginleştiren Türk ve yabancı yazarlar arasından seçtiklerimizin hikâyelerini bulacaksınız bu kitapta. Bu seçimi yapmanın güçlüğünü, edebi eserleri bilimsel kıstaslarla değerlendirmenin olanaksızlığını, kişisel tercihlerin kaçınılmaz rolünü takdir edeceğinize inanıyoruz.

Bu duygularla, sizlere yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle merhaba diyoruz.

Yazdıklarıyla yaşayanların hikâyeleri bitmez.

İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…

 

Hasan Saraç

 


HASAN SARAÇ'ın

ESERLERİ