Milan Kundera,milan,kundera

Milan Kundera

"Dünyada özgürce, ülkesinde gizlice okunan yazar"

“Hayal gücünün başlı başına bir değer olduğunu anlamazsanız, sanattan, özellikle modern sanattan hiçbir şey anlayamazsınız.”

İkinci Dünya Savaşı nihayet biter. O sıralarda bir caz grubunda trompet çalan Milan, üniversite eğitimi için gittiği Prag’da Charles Üniversitesi’nde iki yıl edebiyat öğrenimi gördükten sonra ilgisi başka alanlara kayar

Kundera da, gençlik yıllarında en çok Avusturyalı yazarlar Robert Musil ve Hermann Broch’dan etkilendiğini söyler. O dönemde bir yandan Prag Film Akademisi’nde öğretim üyesi olarak çalışırken, bir yandan da şiirleri, oyunları, denemeleri yayınlanmaktadır.

“Mükemmel yoktur, sadece hayat vardır”

 

1967 yılında Vera Hrabankova ile evlenen Milan Kundera da, eşiyle birlikte 1975 yılında Fransa’ya iltica eder. Fransızca kaleme aldığı eserlerinde Batı dünyasına ülkesindeki siyasi durumu duyurmaya çalışırken, sürgün kavramı da ön plana çıkan bir tema olacaktır.

 “Yaşadığı yeri terk etme arzusundaki insan mutsuz bir insandır.”

 

Öte yandan şimdi iki arada, yani bir tür ‘araf’ta yaşamaya mahkûmdur, ne bir Çek vatandaşıdır, ne de kendisini bir Fransız gibi hissetmektedir.

Kundera’nın en popüler eseri, 1988 yılında beyazperdeye de aktarılan, Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği olmuştur.

 “İnsanın aptallığı, her şey için bir cevabı olmasındandır. Romanın bilgeliği ise, her şey için bir sorusu olmasındandır.”

 

---

 

Milan Kundera’nın sözlerinden birkaç alıntı, hayatından birkaç kesit... hikâyesinin bütünü  2019 yılının ikinci yarısında yayınlanancak olan Yazdıklarıyla Yaşayanlar 2 adlı eserde yer alacak.  

 

Yazdıklarıyla Yaşayanlar’ın arka kapağından…

 

Öldükten sonra tüm yazdıklarının yakılmasını isteyen Kafka…

En büyük zaafı kumardan kaçıp Kumarbaz’ı yazan Dostoyevski…

Varlığına delil ararken elinde kalem bulan Camus…

Bir savaşın ortasında tüm coşkusuyla yurtsuz kalan Stefan Zweig…

Ve daha birçok yazarın o hep bilmek istediğimiz hikâyeleri…

Yazdıklarıyla Yaşayanlar ruhumuza dokunan büyük yazarların, eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını da dâhil ediyor.

Altını çizdiğimiz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyesini dinlemek ve yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar bir başucu kitabı.

 

Kitabın Önsözü

Ne kadar yetenekli, değerli, ünlü olurlarsa olsunlar, insan olarak yazarlar hemcinslerinden pek de farklı değildir.

Onlar da tüm insanlar gibi doğar, büyür, hayal kurar, paylarına düşen sevgi, öfke, aşk ve acıları yaşarlar. Hayatları doğal nedenlerle, dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla son bulur.

Ama onları diğer fanilerden ayıran sınırsız bir tutku vardır. Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Bunun dışında kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden çok farklıdır. Esin kaynakları, konuları, hatta teknikleri bile…

Bizim onlara duyduğumuz saygı ve hayranlığın nedeni ise kişisel görüşleri, inançları ve tercihlerinden ziyade edebiyat dünyamıza, hayal âlemimize yaptıkları katkılar değil midir? Romanlarının, hikâyelerinin yani tüm yazdıklarının sihriyle yaşamazlar mı kalbimizde?

Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde bir ise, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır.

Yani yazma sanatı konusunda da farklıdır düşünceleri.

Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…

Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.

Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz.

Yazdıklarıyla ufkumuzu açan, duygu ve düşünce dünyamızı zenginleştiren Türk ve yabancı yazarlar arasından seçtiklerimizin hikâyelerini bulacaksınız bu kitapta. Bu seçimi yapmanın güçlüğünü, edebi eserleri bilimsel kıstaslarla değerlendirmenin olanaksızlığını, kişisel tercihlerin kaçınılmaz rolünü takdir edeceğinize inanıyoruz.

Bu duygularla, sizlere yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle merhaba diyoruz.

Yazdıklarıyla yaşayanların hikâyeleri bitmez.

İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…

 

Hasan Saraç

 

 

 

 


HASAN SARAÇ'ın

ESERLERİ