"Notos Edebiyat Dergisi Haziran – Temmuz 2016 sayısında yayınlanan söyleşi:"
Hasan Saraç … “Sanırım zorluklarla mücadele etmek bana iyi geliyor.”
Tabii yazmaya ellili yaşların sonlarında başlamak da önemli bir handikap, ciddiye alınmadığım zamanlar da oldu ama hiç sorun değil.
1 Aynadaki Adam beşinci kitap. Romanlarında başından beri doğrudan hayatın dışında bir gerçeklik arayışın oldu. Bu kararı nasıl verdin?
Bu arayışın bilinçli bir karardan çok, bilinçaltı birikimlerinin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Geçmişte çok yoğun bir iş hayatı içinde karşılaştığım zorluklar, tezatlar, çarpıcı deneyimler de bunun doğal bir parçası. İkiyüzlülüğün, açgözlülüğün, kaypaklığın olmadığı bir dünya özlemi sanırım beni sanal dünyalar ve hayatlar peşinde koşmaya itiyor.
2 Aynadaki Adam’ın da bir polisiye kurgusu var. Romanlarında bundan sonra ne tür hikâyeler yazmayı tasarlıyorsun?
Daha önce yayınlanmış Zaman Gezginleri - Kerim ile Sibel adında bir bilimkurgu romanım var. Aslında uzun bir dizi olmasını düşlediğim bir projeydi bu. Dizinin bir süredir demlenen 2. ve 3. kitapları Miranda ve Paktika’nın da yakın gelecekte peş peşe yayınlanacağını umuyorum. Şu anda bir Süryani kadının gizemli öyküsünü konu alan bir roman yazıyorum. Bir bakımdan da 1980 kuşağının ve ülkemizde yaşayan Süryani’lerin çektiği acıları ele alan bir roman olacak Turabdin.
3 Sen iş dünyasını, yöneticiliği bırakıp roman yazmaya başladın. Bu kararını şimdi nasıl değerlendiriyorsun?
Bu kararı alabilmiş olduğum için yatıp kalkıp şükrediyorum. Gelecek nesillere içinde azim, sabır, iyimserlik gibi değerleri barındıran kitaplar bırakmayı umuyor olmak beni heyecanlandırıyor.
4 Edebiyat dünyasına girmenin zorlukları oldu mu?
Evet, elbette oldu. Bunun bir nedeni de son yıllarda çok sayıda yazar adayının ortaya çıkması. Bu gelişmeyi aslında çok olumlu buluyorum ama yazmakla yayınlanma arasındaki değerlendirme sürecini kaçınılmaz olarak zorlaştırıyor. Tabii yazmaya ellili yaşların sonlarında başlamak da önemli bir handikap, ciddiye alınmadığım zamanlar da oldu ama hiç sorun değil. Sanırım zorluklarla mücadele etmek bana iyi geliyor.
5 Peki hangi yazarlardan etkilendin, hangilerini çok sevdin?
Pardayyanlar’la ve Üç Silahşorlar’la başladım okumaya. Bu roman kahramanlarının destansı dürüstlüğü ve cesareti çocukluk yıllarımda beni çok etkilemişti. Bilimkurgu dünyasının klasiklerini, örneğin Asimov’un ve Heinlein’ın eserlerini okurken gerçek fütürizmin ne demek olduğunu öğrendiğimi sanıyorum. Exupery, Kurt Vonnegut Jr, Jerzy Kosinski, Haruki Murakami gibi yazarların eserlerinde çeşitliliği gördüm, etkilendim. Hemingway, Marquez, Umberto Eco, Dostoyevski gibi yazarlardan dilin ve üslubun ne kadar zengin olabileceğini öğrendim. Kafka, Orwell gibi büyük ustalar bana edebi bir dille nasıl bilimkurgu yazılabileceğinin ipuçlarını verdi. Şu sıralarda Türk yazarlarına öncelik veriyorum. Peyami Safa, Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi değerleri ancak altmışından sonra keşfedebildiğim için de kendime biraz kızıyorum.
6 Hasan Saraç günlük hayatında neler yapıyor, nasıl yaşıyor?
Yazarlık hayatımın ilk altı yılını çalışma odamda sürekli araştırarak, okuyarak, yazarak, fırsat buldukça parklarda spor yaparak ve seyahat ederek geçirdim. Cumartesileri genelde briç oynuyorum. Son zamanlarda uzun yürüyüşler yapıp, evdeki akşam mesaisi başlamadan önce internet bağlantısı olan kafelerde bir süre çalışmak hoşuma gidiyor.