Sigmund Freud,sigmund,freud

Sigmund Freud

"Bilinçaltının Gizlerine Adanmış Bir Hayat"

 

“Bizler üç farklı yönden acı çekme tehdidi altındayız; çürümeye ve yok olmaya mahkûm bedenimizden; acımasız ve yıkıcı güçleriyle dış dünyadan; son olarak da diğer insanlarla olan ilişkilerimizden. Bu sonuncu kaynaktan gelen acı, muhtemelen diğerlerinden çok daha ıstıraplıdır.” 

 Genç Freud’un anadili aslında Almancadır ama Yahudi bir aileden geldiği için İbranice, okulda öğrendiği için Latince, Shakespeare okumayı sevdiği için İngilizce, lisan öğrenmeye meraklı ve yatkın olduğu için de Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca bilir…

  “İyiler, kötülerin gerçekte yaptıklarını sadece rüyalarında görmekle yetinen kişilerdir.”

 Aynı dönemde, 26 yaşındayken tanışıp sırılsıklam âşık olduğu, ancak bilimsel araştırma kariyerini bırakıp Viyana Hastanesi’nde çalıştığı üç yıl boyunca çok seyrek görebildiği Martha Bernays ile evlenir. Çiftin bu evlilikten altı çocuğu olacaktır…

 

Freud ile Jung arasındaki psişik alan her zaman aşırı heyecan ve gerilim yüklü olmuştur. Hatta aralarında hararetli bir tartışma sürüp giderken Freud birkaç kez başı önüne düşüp kendinden geçmiştir. Jung’un sözlerini kendisine yönelik bir “öldürme arzusu” beslediği şeklinde yorumlayan Freud, bayılmanın bilinçaltı kaygılara karşı bir savunma mekanizması olduğunu öne sürer…

 “Bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.”

  Psikanalizin babası ünlü nörolog Sigmund Freud’un bedeni, ölümünden üç gün sonra İngiltere’deki Golders Green Krematoryumu’nda, aralarında ünlü yazar Stefan Zweig’ın da bulunduğu Avusturyalı mültecilerin huzurunda yakılır.

****

Sigmund Freud’un sözlerinden birkaç alıntı, hayatından birkaç kesit... hikâyesinin bütünü 2019 yılının ikinci yarısında yayınlanacak olan Yazdıklarıyla Yaşayanlar 2 adlı eserde yer alacak.  

 

2018 yılının Nisan ayında yayınlanan Yazdıklarıyla Yaşayanlar’ın arka kapağından…

 

Öldükten sonra tüm yazdıklarının yakılmasını isteyen Kafka…

En büyük zaafı kumardan kaçıp Kumarbaz’ı yazan Dostoyevski…

Varlığına delil ararken elinde kalem bulan Camus…

Bir savaşın ortasında tüm coşkusuyla yurtsuz kalan Stefan Zweig…

Ve daha birçok yazarın o hep bilmek istediğimiz hikâyeleri…

Yazdıklarıyla Yaşayanlar ruhumuza dokunan büyük yazarların, eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını da dâhil ediyor.

Altını çizdiğimiz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyesini dinlemek ve yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar bir başucu kitabı.

 

Kitabın Önsözü

Ne kadar yetenekli, değerli, ünlü olurlarsa olsunlar, insan olarak yazarlar hemcinslerinden pek de farklı değildir.

Onlar da tüm insanlar gibi doğar, büyür, hayal kurar, paylarına düşen sevgi, öfke, aşk ve acıları yaşarlar. Hayatları doğal nedenlerle, dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla son bulur.

Ama onları diğer fanilerden ayıran sınırsız bir tutku vardır. Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Bunun dışında kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden çok farklıdır. Esin kaynakları, konuları, hatta teknikleri bile…

Bizim onlara duyduğumuz saygı ve hayranlığın nedeni ise kişisel görüşleri, inançları ve tercihlerinden ziyade edebiyat dünyamıza, hayal âlemimize yaptıkları katkılar değil midir? Romanlarının, hikâyelerinin yani tüm yazdıklarının sihriyle yaşamazlar mı kalbimizde?

Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde bir ise, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır.

Yani yazma sanatı konusunda da farklıdır düşünceleri.

Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…

Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.

Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz.

Yazdıklarıyla ufkumuzu açan, duygu ve düşünce dünyamızı zenginleştiren Türk ve yabancı yazarlar arasından seçtiklerimizin hikâyelerini bulacaksınız bu kitapta. Bu seçimi yapmanın güçlüğünü, edebi eserleri bilimsel kıstaslarla değerlendirmenin olanaksızlığını, kişisel tercihlerin kaçınılmaz rolünü takdir edeceğinize inanıyoruz.

Bu duygularla, sizlere yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle merhaba diyoruz.

Yazdıklarıyla yaşayanların hikâyeleri bitmez.

İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…

 

Hasan Saraç

 

 

 

 

 

 

       

 

 

 

 


HASAN SARAÇ'ın

ESERLERİ