Tartışmalı eserler, tartışmasız bir kalem
“Sayfalar henüz boş, ama orada görünmez mürekkeple yazılmış ve görünür olmak için haykıran sözcüklerin beklediğine dair mucizevi bir duygu var.”
Aile fertlerinin Rusça, İngilizce ve Fransızca konuştuğu bu evde erken yaşta üç dil konuşmaya başlayan Vladimir, daha sonra da özel öğretmenlerinin teşvikiyle Edgar Allan Poe ve Robert Browning’in şiirlerini İngilizce, Gustave Flaubert, Jules Verne gibi usta kalemleri ise Fransızca asıllarından okumaya başlayacaktır.
…
Çocukluk ve ilk gençlik dönemine hâkim olan bu huzur ortamı 1917 Bolşevik Devrimi ile altüst olur.
...
“Takdire değer okur kendisini okuduğu kitaptaki erkek ya da kadınla değil, o kitabı yaratan, kurgulayan akılla özdeşleştirir.”
…
Vladimir Nabokov 1925 yılında Vera Slonim adlı Yahudi asıllı bir Rus kızıyla evlenir. Vera, genç yazarın yalnızca eşi değil, aynı zamanda editörü ve çevirmeni de olacaktır.
…
Şeytanla kovalamaca oynamaktan yorulan Nabokov, 1940 yılında ailesiyle birlikte bu kez çok uzaklara, Amerika’ya göç eder.
…
Lolita’yı okumak ünlü bir edebiyat eleştirmeninin deyişiyle, “bir ip cambazının ‘Don Giovanni’ aryaları söylerken aynı anda ‘Kuğu Gölü’ balesinde dans etmesini izlemeye” benzer.
…
Nabokov 1951 yılında yayınlanan Konuş, Hafıza adlı otobiyografik anılarında, Amerika’ya göç etmeden önce yaşadıklarını adeta yeniden yaratarak paylaşır okurlarıyla. Romanlarındaki edebî tadı da içinde barındıran bu eseri eşi Vera’ya ithaf etmiştir.
Vladimir Nabakov’un sözlerinden birkaç alıntı, hayatından birkaç kesit... hikâyesinin bütünü 2018 yılının Nisan ayında yayınlanan Yazdıklarıyla Yaşayanlar adlı eserde yer alıyor.
Kitabın arka kapağından…
Öldükten sonra tüm yazdıklarının yakılmasını isteyen Kafka…
En büyük zaafı kumardan kaçıp Kumarbaz’ı yazan Dostoyevski…
Varlığına delil ararken elinde kalem bulan Camus…
Bir savaşın ortasında tüm coşkusuyla yurtsuz kalan Stefan Zweig…
Ve daha birçok yazarın o hep bilmek istediğimiz hikâyeleri…
Yazdıklarıyla Yaşayanlar ruhumuza dokunan büyük yazarların, eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını da dâhil ediyor.
Altını çizdiğimiz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyesini dinlemek ve yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar bir başucu kitabı.
Kitabın Önsözü
Ne kadar yetenekli, değerli, ünlü olurlarsa olsunlar, insan olarak yazarlar hemcinslerinden pek de farklı değildir.
Onlar da tüm insanlar gibi doğar, büyür, hayal kurar, paylarına düşen sevgi, öfke, aşk ve acıları yaşarlar. Hayatları doğal nedenlerle, dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla son bulur.
Ama onları diğer fanilerden ayıran sınırsız bir tutku vardır. Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Bunun dışında kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden çok farklıdır. Esin kaynakları, konuları, hatta teknikleri bile…
Bizim onlara duyduğumuz saygı ve hayranlığın nedeni ise kişisel görüşleri, inançları ve tercihlerinden ziyade edebiyat dünyamıza, hayal âlemimize yaptıkları katkılar değil midir? Romanlarının, hikâyelerinin yani tüm yazdıklarının sihriyle yaşamazlar mı kalbimizde?
Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde bir ise, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır.
Yani yazma sanatı konusunda da farklıdır düşünceleri.
Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…
Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.
Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz.
Yazdıklarıyla ufkumuzu açan, duygu ve düşünce dünyamızı zenginleştiren Türk ve yabancı yazarlar arasından seçtiklerimizin hikâyelerini bulacaksınız bu kitapta. Bu seçimi yapmanın güçlüğünü, edebi eserleri bilimsel kıstaslarla değerlendirmenin olanaksızlığını, kişisel tercihlerin kaçınılmaz rolünü takdir edeceğinize inanıyoruz.
Bu duygularla, sizlere yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle merhaba diyoruz.
Yazdıklarıyla yaşayanların hikâyeleri bitmez.
İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…
Hasan Saraç